Yirmi iki yıllık Ak Parti iktidarında en çok değişen iki şey var; biri İhale kanunu diğeri ise Milli Eğitim Bakanı ve Mlli Eğitim programları.. Kaç bakan geldi gitti, kaç program değişti inanın sayısını unuttuk. Yine köklü bir değişiklik lansmanıyla yeni bir müfredat önümüze kondu. Biz de haliyle o meşhur 5N1K sorularını sormak zorunda kaldık.

Birinci soru, müfredat değişikliğine neden ihtiyaç duyuldu?  Önce programda aksayan yönler nelerdi?

İkinci soru, bu müfredat ne zaman hazırlandı?

2004 yılında AB müktesebat anlaşması imzalandıktan sonra hazırlandığını söyleyen de var; 2019 da Ziya Sulçuk zamanında hazırlandığını söyleyen de… Eğer böyle ise neden o zaman değil de şimdi uygulamaya konulmak isteniyor?

Üçüncü soru, Müfredat kim ve kimler tarafından hazırlandı?

155 ülkeyle yaptığı eğitim anlaşması gereği UNISEF bu ülkeler için eğitim programları hazırlamaktadır. Bu müfredatın o çalışma neticesinde hazırlanan ortak bir program olduğu yönünde görüşler var. Eğer böyle ise programın Yerli ve Milli olma özelliği yok demektir. Talim Terbiye Kurulundan gelen fısıltı da Başkan dahil çoğu kurul üyesi tarafından müfredatın kabul görmediği yönünde.

Dördüncü soru, müfredat başka bir ülkenin (Kanada, Finlandiya diyen de var) eğitim programlarından çeviri yapılarak mı hazırlandı? Programı inceleyenler, özellikle Öğrenme Çıktılarının (eski adıyla Kazanımlar) çeviri cümlelerden oluştuğunu ifade etmekte.

Gelişmiş ülkelerde eğitim Fayda odaklı iken bizde daha önceki programlarda olduğu gib bu programda da eğitim Süreç odaklıdır. Bu da 12 yılın sonunda yine vasıfsız, işsiz gençler ordusu demektir.

Beşinci soru, müfredatı hazırlarken neyi hedeflediniz?

 Bazı akademisyenler programın seküler, küresel dünya vatandaşını yetiştirmeye yönelik olduğunu söylenmekte.

Öğretim Programları ortak metnini okuduğumuzda çok afilli kelime cümlelerle karşılaşıyoruz.

1.Metnin giriş bölümünde “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli; öğrenci profili, beceriler çerçevesi, erdem-değer-eylem modeli, sistem okuryazarlığı, alana ait bilgi kümeleri bileşenlerinden oluşan bütüncül bir modeldir.” deniyor.

Daha önce uygulanmakta olan “Yapısalcı model” neden başarısız oldu da bütüncül modele geçildi? Bütüncül modelin başarılı olmasını nasıl sağlayacaksınız? Sosyal- kültürel alt yapı ve öğretmen yapısı bu modeli uygulamak için uygun mu?

2. “Yalnızca medeniyete uyum sağlayan bir nesil değil, etkin olarak medeniyet kurucusu ve geliştiricisi bilge nesiller yetiştirmeyi hedefleyen eğitim felsefemiz doğrultusunda ahlaklı, erdemli, milleti ve insanlık için iyi, doğru, faydalı ve güzel olanı yapmayı ideal edinmiş öğrenci profili modele temel oluşturmaktadır.”

Çok güzel idealize edilmiş bir hedef ancak, bu öğrenci profilini oluşturacak bilgelikte insan potansiyeliniz var mı?

3. “Öğrencilerin mevcut bilgi ve becerileri ile edinecekleri bilgi ve beceriler arasında bağlantı oluşturma sürecini ifade eden köprü kurma; Modelin temel öğrenme yaklaşımları ile uyumlu şekilde, öğrenci merkezli bir anlayış çerçevesinde yapılandırılan öğretme-öğrenme uygulamaları, Her öğrencinin yetenek, ilgi ve öğrenme profilini göz önünde bulundurarak kapsayıcı bir eğitim ortamı sunan farklılaştırma uygulamaları.”

Öğrencinin ilgi ve yeteneklerine göre öğrenci merkezli farklılaştırma uygulamalarını 40 kişilik sınıflarda nasıl sağlayacaksınız? Kaldı ki aynı kitap ve aynı programlara muhatap olacaklar.

4. “Türk eğitim sistemi bütün ideolojilerin üstünde millî bir şahsiyetin oluşumuna katkı sağlamak ve millî bilince sahip şahsiyetlerden oluşan bir toplum oluşturabilmek adına ahlaklı, erdemli; milleti ve insanlık için iyi, doğru, faydalı ve güzel olanı yapmayı ideal edinmiş bilge nesilleri hedefler.”

Bu profilde insan yetiştirmek için sosyal dokunun buna uygun olması gerekmez mi? Dört duvar arasında verebilirseniz bu değerleri verdiniz diyelim; çocuk sokakta, evde, televizyonda bu değerlere taban tabana zıt bir gerçekle karşılaştığında verdiğiniz eğitim bir anlam ifade edecek mi?

5. “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, sahip olduğu mefkûre ile toplumu ve ülkesini imar eden şahsiyetler yetiştirmeyi ahlaki bir sorumluluk olarak ele alır. Bu çerçevede değerler, geniş bir perspektifle sistemi bütünleyen anlamlı bir olgu olarak ele alınır; programların ruhunda tabii bir şekilde yer alır.”

Daha önceden uygulamaya konulan 10 maddelik Değerler Eğitiminde başarılı olundu mu ki şimdi 20 maddelik bir değerler bütünü uygulamaya konuluyor? Daha önce uygulamaya konulan Değerler Eğitiminin fiyaskoyla sonuçlandığını hepimiz biliyoruz.

6. “Bu açıdan öğrenci profili oluşturulurken ontolojik, epistemolojik ve zamansal bütünlüğün nasıl sağlanacağı ve bu bakış açılarının aksiyolojik olgunluk ile nasıl tamamlanacağı açıklanmıştır.”

Hımm! Epistemolojik… Bu kavramı ve diğer bazı kavramları bir Bakan’ın ağzından duyduğumuz günden beri iki yakamız bir araya gelmedi. Çeviri cümlelerle program hem süslenmiş hem de anlaşılmaz bir hale getirilmiş.

7. “Aksiyolojik olgunluk; bir öğrencinin değerleri ve ahlaki ilkeleri anlama, değerlendirme; bu değer ve ilkelere uygun davranma yeteneği ile çevresini algılamada, düşüncelerini tasarıma geçirmede ve üretmede estetik bakış açısına sahip olmasını ifade eder.”

Bu anlayışı öğrenciye nasıl ve kim aracılığıyla kazandıracaksınız? Öğretmenler arasında bile ahlaki ilkelerin yok olduğu bir toplumda, bırakın üretmedeki estetik bakış açısını, üretmenin kendisinin dahi yok olduğu siyasal ve sosyal gerçeklikte Allah aşkına bu meziyetleri kazandırmanız mümkün mü?

8. “Öğrencilerin yetenek farklılıkları, özel gereksinimleri, öğrenme profilleri göz önünde bulundurularak ölçme ve değerlendirme yöntemleri çeşitlendirilmeli ve öğrenciler çok yönlü değerlendirilmelidir.”

Nasıl? Hala LGS sınavları mevcutken, hala sınav endeksli bir anlayış mevcutken ne tür farklı ölçme ve değerlendirme yöntemleri geliştirebilirsiniz? Kaldı ki programda da belirtilmiyor zaten.

Sonuç olarak bu programın devşirme bir program olduğu uygulanabilirliğinin ve ölçülebilirliğinin olmadığı yönünde hem öğretmenlerin hem de akademisyenlerin görüşleri mevcut.