Bugun...


Yüksel YENİ

facebook-paylas
Schooling Öğretim-2- ETİMOLOJİK TAHLİL
Tarih: 08-11-2024 11:46:00 Güncelleme: 08-11-2024 11:46:00


MEKTEBİN OKULASI SKOLASTİK  ÉKOLA

                Okullaşma ile literatüre giren mekânsal terimler Pedo-mimari açıdan bir tercihten ziyade modernitenin kurucu aklının epistemolojik açıdan bilgiyi nasıl bir kurgu ile örgütlediklerini yansıtmaktadır. Kelimelerin etimolojisini incelediğimizde görmekteyiz ki okullaşma kapsamında seçilen kelimeler ilginç kök anlamları içermektedir.  Bu bir tesadüf değildir. Tercihtir. Modernitenin kurucu aklının tercihi budur. Ve modernizasyonun amaçladığı sonuç ta bu gün ki Hal-i Pürmelâl.

SCHOOL; Yunanca “skholē”  kökeninden “boş zaman”, “yararsız tartışma” (otiose discussion), “ zaman öldürme”,“boşuna zaman harcanan şey” anlamlarına gelen bu kelime zamanla “boşuna zaman harcanan yer”, “boş tartışmaların öğretildiği yer” anlamında kullanılmıştır. Fransızca "école" (ekol) şeklinde aynı etimoloji ile kullanılan bu kelime “dinlenme, işten geri durma, çalışmak zorunda olmama” anlamına kullanılır.

Bu gün yaşamının en verimli çağlarını çalıp hiçbir şey yapmamaları için okullara doldurduğumuz hayatta bir gün bir yerde işlerine yaramayacak faydasız bilgiler ile yarış atına çevirdiğimiz ve dahi bu saçmalığın ağır maliyetini toplumun sırtına yüklediğimiz, okulu bitirince de sallabaşı al maaşı beklentisi ile işsizler ordusuna kattığımız okullulaştırdığımız yavrularımız…  sahi bu etimoloji ile örtüşmüyor mu?

School kelimesinden türetilen “scolastique” (Skolâstik) kelimesi de aynı etimoloji ile okullaşmış bilgi, ezberletilmiş tekrar, sorgusuz kabullenme, skolâstik düşünce anlamına gelir. Yani; bir veya birkaç kişinin yararsız, ispatsız teori ve teoremlerinin doğru diye dayatıldığı okullarda şekillenmişlik.

Cidden bizi bu saçmalıkları sorgudan aciz bırakan skolastik düşünce bize okullarda verilmedi mi? Bizi bu alışılmış çaresizliğe iten, bu schooling öğretim dışında başka bir talim terbiye modelinin olabileceğini akletmekden bizi alı koyan ne?  Bize okullarda verilenleri ve ilkokuldakiler dışında talebimiz olmadığı halde bize zorla öğretilen, hiçbir gün hiçbir yerde işimize yaramayan faydasız bilgileri çocuklarımıza dayatmaktan başka ne diyoruz?  Ne yapıyoruz?

GÂVUR MAHMUDUN MEKTEBİ

MEKTEP Arapça “كتب” (QTB) kök filinden üretilen “yazdı” fiilinin maf’al vezninde ism-i zaman ve ismi mekânıdır. “Yazıhane”, “yazılan mekan”, “yazı zamanı” anlamına gelir.

İşlevi ile çelişik olan bu anlamıyla Lisânü’l-ʿArab, “كتب” maddesinde de belirtildiği gibi hiçbir zaman kullanılmamış olan bu kelime Gâvur Mahmut döneminde literatüre girmiştir. Batılılaşma süreci ile okuma ve müteala öncelikli tedrisat yapılan darul Kurra, dârütta‘lîm yada Medreseye alternatif olarak yazma öncelikli schooling türü örgütlemek istenen modern kurumlar için aynı aklın kurgusuna uygun olarak Mektep kelimesi tercih edilmiştir.

Esasen bize ait kadim doğrular ile bize dayatılan nevzuhur doğruların çatışması medreseli mektepli kavgası asırlarca sürdürüldü. Mektep tipi eğitim öğretim sürecine katılanlar işgalcisine aşık edilip alafranga değerler adına öz yurdu ile kavgaya salındı. Medrese tipi talim terbiye sürecine devam edenler ise ata yurdunu ata doğrularını savunma, alafrangalaşmaya direnme derdine düştü. Sonuçtan baktığımızda 1700’lü yıllarda yarım dünya olan vatanımızı 1900’lü yıllara geldiğimizde peştamal parçası kadar ulus devletlere ayrıştırıldı. Modernizasyon askeri gücünden ziyada bilgiyi örgütleme gücü ile tüm bunları gerçekleştirdi.

Kronolojik olarak baktığımızda batılılardan önce bizde batılılaşma başladığı halde hala okullarda modernleşememişizde batılılaşamamışızda ondan geri kalmışmışız laklakları ile oyalanadurmaktayız. 1869 Maârif-i Umûmiye Nizamnâmesi’nden John Dewey'nin 1924 yılında yazdığı Türkiye Maarifi Hakkında Rapora geldiğimizde 200 yıllık süreç tamamlandı elimizde bir avuç toprak kaldı.  Nihayet 3 Mart 1924'te Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanununun kabulü ile Medresesine de Mektebine de son darbe vurulup ne leylek ne kuşa benzemeyen hem o hem bu olan bu muharref örgütlenme modeline nihaiyi şekli verilmiş. Talim-terbiye tamda nihai amaca uygun olarak eğitim öğretime dönüşmüştür. Medrese mektep kavgası bitmiş her yer okul herkes okullu olmuştur.

BİZDE MEKTEBE OKULAĞ DERLER

OKUL; Dil devrimi komedisi yaşadığımız günlerde  “ileri gelir dil bilgiçleri”ne seslenilerek derleme çalışmalarına önem verilmesi, “masa başında usulle nizamla söz uydurma hastalığından” vazgeçilmesi istenmiş olsa da Türk Dili Tetkik Cemiyeti bir anket başlatarak her gün belirli sayıda kelimeyi halka duyurmuş.  Halktan bu kelimeler için karşılık istemiştir. 12 Mart 1933’te ilk liste gazetelerde yayınlanmış ve bu kelimelere kafasına esen bizde böyle derler ya da bu kelime şöyle olsun gibi kelime uydurdukça uydurmuş 2 Temmuz 1933’te yayımlanan son liste ile Türk lisanından Arapça kelimeler huruç edilmiştir. 28 Mayıs 1933’te 74. Listede ki 14 kelime içerisinde “Mektep” kelimesine de bir şeyler uydurulması istenmiştir.

Ancak toplum tedrisatı okumak olarak belleğine kazdığından mektebe gidene de medreseye gidene de yazıhaneye ya da yazıya gidiyor dememiş okumaya gidiyor demiştir. İşte bu toplumsal anlam yüklemeden kurtulamayan dil devrimi uydurukçuları mektep kelimesine gelen “yazak”, “yazma okuma yeri”, “öğrenek”, “okunak”,  “okuyak”, “okuma evi”, bilgiçlik ocağı”, “aydınlanma yurdu”,“okumak yeri”, “, “yazı yazacak yer”, “öğretenek” “bilgi evi” “okuma evi”, “okunağ” “okuevi" gibi önerilerden yazı ile ilintili uydurukça bir kelime değil okuma ile ilintili bir kelime uydurmaktan kaçamamışlar.

Bu önerilen uydurukça kelimelerden “Okul” nasıl mı oraya çıktı? 1977’de Türk Kadınları Kültür Derneğindeki “Yeni Türkçenin Gelişmesi” başlıklı seminerinden dinleyelim.

Besim Atalay'ın anlatıları;

“Dikkat ediniz, burda inkılâp hareketinin bilhassa hızı Arapçaya karşıdır. Arapça kelimeleri atmalı da, ne gelirse gelsin. Çünkü Arapçanın hâkimiyetinden bıkmış bir nesil. Onun yerine Fransızcası gelse olur. Schola Latince. Biri diyor ki “Efendim bu bizim okumak mastarından gelir. Bir başkası, daha kurnazı, “efendim diyor, bizim Urfa’da okula derler mektebe”. Ben doçenttim henüz, Dil Fakültesinde, dedim ki “bu okula kelimesinin eğer Urfa’da mektep manası varsa ben kendimi asarım, bu fakültenin kapısına”. Bu büyük bir laftı. Ben Türkçe kelime yapımı hakkında bilgime dayanarak konuşuyordum. Ama sonradan yine kurumdan biri kulağıma eğildi: “Bizim Urfa mebusu Refet uydurdu” dedi. Kelime derlemeye geçmiştir, bakınız. … Ondan sonra okula demişler, daha sonra okul demişler, sonundaki a’yı atmışlar, Ecole’e benzetmişler.”

Okulağ’ın ekol den esinlenerek uydurulduğunu savunan Besim Atalay’a karşı çıkan Tahsin Banguoğlu ise Okul kelimesinin nasıl uydurulduğunu aynı seminerde şöyle dillendiriyor.

“Okul kelimesinin dilimize girmesi Atatürk’e çekilen bir telgrafa dayanmaktadır. Atatürk, cevap telgrafı yazacağı zaman mektep kelimesi için Türkçe bir karşılık istedi ve hemen o anda Kuruma soruldu. Kurum da anlık olarak ‘okula’ kelimesini gönderdi. Kurumdan Refet Bey hemen o anda ‘okula’ kelimesi uydurdu”. Atatürk, kelimeyi çok beğendi ve mektep karşılığı olarak kullanılmasını emretti. Sonradan kelime sonundaki a, Atatürk’ün emriyle atıldı ve ‘okul’ oldu.”

Latinlerin “Schoolağ”ını Fransızların “ekolağ”ına benzetilen bizim “okulağ”da evrim geçirdi. Toplumun tüm doğrularını yıkmak üzere motive edilmiş Agresif Devrimcilerin Siyasal Bilgiler Okulası evrimini tamamladı modernizm dininin statükocu muhafazakaristlerini yetiştiren Fakültağ oldu.

FAKÜLTE; “faculty” esnek, nazik, kolay boyun eğen anlamına gelen bu kelime kurt gibi olan liselerdeki gençlerin uysallaştırılarak kolay boyun eğecek şekle getirildikleri mekânlar olarak tasarlanmıştır.

LİSE “lyceum” Kurt gibi anlamına gelen ve Aristo’nun etrafına taktığı gençlere bir şeyler anlattığı Tanrı Apollonun bir sıfatı kabul edilen ayrıca tapınağının bulunduğu Atina’nın doğusundaki bir yerin ismi olarak ta bilinen lise; Fakülte öncesi gençlerin bedensel ve ruhsal olarak hazırlandığı yer anlamında kullanılmıştır.

KAMPUS; Latince campus “ordugâh” anlamına gelen bir kelimedir. Toplanma kampı, ordugâh, askeri garnizon tarzında eğitim alanı, öğrenim yeri için kullanılan bu kelimeden kamp, kamping, şampiyon (champion) kelimeleri de aynı etimoloji ile türetilmiştir.

 



Bu yazı 117 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI